Dürüstlüğün Bedeli Ağır Olur!

Dosdoğru olmak, bazen
servetinizin elinizden alınmasına, makam ve mevkiinizin elinizden çıkmasına,
yurdunuzdan çıkarılmanıza, yalnız kalmanıza veya canınızdan olmanıza neden
olabilir. Bu da yetmiyormuş gibi ağır ithamlara maruz kalarak kötü iftiraların
hedefi olabilirsiniz.
Dürüst olmak, o kadar zordur ki,
dürüst olanlar bile kendi hallerinden şekva ederler: “Acaba ben bu ezayı,
cefayı hak edecek ne yaptım? Dostlarıma karşı çok merhametkarane, saygı, hürmet
ve nezaket kuralları dâhilinde üzerime düşeni yaptım. Buna rağmen neden
dostlarımın bu kadar pervasız, nahoş, çirkin dedikodularına maruz kalıyorum ve ayağım
kaydırılmaya çalışılıyor? Ne olacak insanlığın hali…”
Kimi insanlara karşı her türlü
sorumluluklarınızı yerine getirirsiniz; kardeş bilirsiniz, kucağınızı onlara
açarsınız, sevgi ve saygıda o kadar ileri gidersiniz ki dostlarınız için her
türlü fedakarlığı yapmaya amadesinizdir. Ardınızdan bu dost bildiğiniz insanlar,
küçük çıkarlar uğruna sağda, solda sizin gıybetinizi yapıyor ve sizi alaşağı
etmek için çok acımasız, gaddar bir kişiliğe bürünüyorlar.
Bu gibi insanları nasıl tarif
edersin derseniz, bu insanların İslam’dan, insanlıktan nasiplerini almamış,
gözleri olan fakat görmeyen, kulakları olan fakat işitmeyen, dilleri olan fakat
gerçeği konuşmayan insanlar olarak tanımlarım. Bu insanlar, kendilerini üstün
çıkarmak için her türlü desiseyi mubah görürler, ölçü tanımazlar, kural bilmezler.
Sadece kendilerini düşünürler ve bütün insanları küçük menfaatlerine kurban
ederler. Bu güzelim dünya, bu gibi insanların yüzünden cehenneme dönüşüyor.
Tatlılıklar acıya, güzellikler musibete, hakikatler haksızlığa, aydınlıklar
karanlığa, umutlar karamsarlığa dönüşüyor.
Demek ki ilişkilerde İslami
ölçüler esas alınmadığı için insanlar birbirlerine karşı acımasız ve
menfaatperest olabiliyorlar. O zaman deriz ki; çocuğunuzla, ailenizle, akrabalarınızla,
dostlarınızla ve tüm insanlarla olan münasebetiniz İslami ölçüler dahilinde
olsun ki, yarın pişmanlık duyacak bir durum ile karşılaşmayasınız, yoksa bu
sıkıntılar devam eder.
Sadi Şirazi der ki: “İnsanlarla
münasebetin, ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın, çok yaklaşma yanarsın.” Üstad Şirazi’nin
sözünü kulağımıza küpe yaparsak belki İnsanların gazabından korunuruz. Eğer bu
sözü kâle almazsak sürekli olarak insanlardan eziyet ve cefa görürüz.
Allah, bizleri Muhacir yapsın ki,
Ensar ile kardeş olalım. Muhacir olamıyorsak, Allah bizleri Ensar yapsın ki,
Muhacir ile kardeş olalım.
Allah’a emanet olun.
Faruk ER