TELEFON KOLİK OLMA!

İnsanlar tarih boyunca kendi meramlarını ya bir dostuna
anlatır. Ya bir kayanın üzerine yazar Veya günümüzde kendi aracının arka camına yazar Yani insan içindeki duyguları
bir şekilde dışa vurup rahatlamaya çalışıyor.
Bende günümüzün hastalığı olan bu telefon bağımlılığını şu
kaç satır ile dile getirmek istedim insan bazen nostaljik duygulara kapılıp
geçmişe olan özlemini dile getirmek ister Eskiden insanlar bir eve toplanıp,
sürünün durumunu konuşurlardı. Ardından Ekinleri Tarlayı, Bağ ve Bahçeyi konuşurlardı. Yada güncel meseleler dile getirip birbirlerini bilgilendirirlerdi Konuşma
adabı, söz alma, dinleme kuralları gayet güzeldi. Bu gece sohbetlerinde herkes
kendi kabiliyeti nispetinde faydalanıyordu. Bu vesile ile muhabbet gece geç
saatlere kadar devam eder giderdi.
Gelelim günümüze hal,
hatır sorma kalmamış herkesin elinde birer cep telefonu ve zamanın çoğu telefon
ile meşgul olup, kendisi telefon ekranında kaybolup gidiyor. Geçenlerde benim
bir dostum beni ziyarete geldi hal hatır faslından sonra, çocuklarının durumunu
sordum. Bir dokundum bin ah işittim misali, bana dedi ki benim bir oğlum İzmir
de çalışıyor. Bir yıl olalı görüşmemiştik. Bende oğluma telefon açarak
seni ziyarete geleceğim dedim Neticede
uçağa binip çok kısa sürede İzmir’e varıp oğluma telefon açıp Havaalanına indim
dedim. Oğlum beni karşılayıp Baba hoş geldin deyip hemen bir ticari taksiyi
çağırıp eşyalımızı yükleyip her ikimiz taksinin arka koltuğuna oturup, oğlum
şoföre falan adrese götür dedi. Şoför tamam dedikten sonra, oğlum telefonu aldı
eline bir daha yüzüme bakmadı, neyse kapıya vardık eşyaları mızı indirdik.
Gelinim ve torunlarım kapıda karşılayıp ilgi ve alakaları beni memnun etti.
Ancak oğlum koltuğun ucuna oturmuş ve gözünü telefona dikmiş, ne soruyor nede
oralı oluyor. En azında oğlum bana Baba, Annem, Abilerim ve kardeşlerim
nasıllar ne yapıyorlar? demesini bekliyordum. Bende kendisine Annen, Abin ve
kardeşlerin selamı var diyecektim. Maalesef oğlum gözünü telefondan ayırmıyor.
Benimle hiç ilgilenmiyor. Birinci, ikinci, Üçüncü ve dördüncü gün aynı durum
hep telefon ile meşgul olup onun ilgisizliği beni boğma noktasına getirdi.
Beşinci gün gidiyorum dedim. Oğlum bana daha yeni geldin dedi. Yok dedim. Dört
gündür benim ile iki laf etmedin. Sormadın, sen insanlığını yitirmiş
robotlaşmışsın sevgi, saygı, özlem ve hasretin ne olduğunu bilmiyorsun. Senin
yanında kalamam ve bir daha ziyaretine gelemem, çünkü sende hayra alamet bir
emare görünmüyor deyip, tekrar Nusaybin'e döndüm.
Genç kardeşlerime sesleniyorum, telefon sizleri
bilgilendirmez, sizi okumadan, ibadetten, insanî ilişki kurmaktan, sosyal
hayattan, yazmaktan, düşünmekten ve tefekkür etmekten alıkoyar. Yaratılış gayenizi
size unutturur. Bir çok hususta sizleri geri bırakır. Maneviyatınızı unutturur Beceri
ve kabiliyetinizi yok eder. İnsanlardan uzaklaştırır. Harap olmuş. Yıkık Dökük
ve metruk bir bina gibi olursunuz.
Tavsiyem zaruret dışında telefon müptelası olmayın, ibadet
ile ilim ile meşgul olun ki hem kendinize, hem de topluma hayırlı bir evlat
olun. Yoksa kendinize yazık edersiniz. İlim ile, İbadet ile bilim ile donanımlı birer genç olma temennisi ile.
Allah’a emanet olun
Faruk Er